Bahçesinin İçinden
Nazlı Dinçel ile
Soru - Cevap
Soru - Cevap
Fol Sinema, 8 Eylül 2016 tarihinde ‘Bahçesinin İçinden’ başlığı altında Nazlı Dinçel’in filmlerinden oluşan bir seçki gösterdi. Gösterim öncesi Nazlı bir konuşma gerçekleştirdi. Gösterimin ardından ise seyircilerin sorularını cevapladı. Ses kaydının deşifresi ve metnin editörlüğünü Hasan Cem Çal üstlendi.
Burak Çevik
Merhaba, hoş geldiniz. Bugün, Nazlı Dinçel’in filmlerinden oluşan Bahçesinin İçinden adlı bir seçki izleyeceğiz. Seçkide 8 film var; 7 tanesi Nazlı’nın filmlerinden oluşuyor, bir tanesi ise Nazlı’nın filmi değil. Seçki, 70 dakika sürecek. Bunun dışında, 16mm’den gösterdiğimiz için bir kez bobin değişimi gerçekleşecek. O sırada yerinizden kalkmazsanız iyi olur, çünkü gösterimde ara olmayacak. Bir de son film öncesinde makine ile ilgili bir değişiklik yapacağımız için iki, üç dakikalık bir ara vereceğiz.
Nazlı Dinçel
Türkçe yapacağım sunumu, ama bozuk bir şekilde konuşursam kusura bakmayın. Seçki, Burak’ın dediği gibi, 8 filmden oluşuyor; ilk iki filmde çok sakin, rahat bir ortama gireceğiz; üçüncü film, çok yüksek sesli ve yoğun olacak; dördüncü film, 1977’den bir buluntu film, biraz rahatlamak ve gülmek için yerini alacak; onun ardından gelecek Solitary Acts serisi ise mastürbasyon üzerine, ve son yaptığım film serisidir; en gelecek olan film ise saniyede 18 kare olarak gösterilecek; yani saniyede 24 kare değil, ama 18 kare, daha yavaş olacak. Bunlar dışında filmler ile ilgili daha fazla bir şey söylemek istemiyorum, ama belki de fiziksel olarak nasıl yaptığımı açıklayabilirim. Filmlerin hepsi kendi elimde yapılıyor; yani başlangıcından sonuna dek filmler fiziksel olarak benden ayrılmıyorlar. Solitary Acts serisindeki yazılar, dikiş makinası, daktilo ve çekiç ile, direk filmin üzerine yapılıyor. Görsel olarak yapay bir şey yok, her şey filmin üzerinde gerçekleşiyor.
Burak Çevik
Gösterimden sonra Nazlı yine burada olacak, belki sorularınız olabilir. Bir soru-cevap kısmı gerçekleşecek. Bunlar dışında, gösterimin afişi için Sarp Sözdinler’e teşekkür etmek istiyorum, gösterimden sonra görüşmek dileğiyle.
—
Burak Çevik
Ben, öncelikle Nazlı’ya filmlerini bizimle paylaştığı için teşekkür ediyorum. İlk soruyu ben soracağım; filmlerini 16mm’den göstermek istiyorsun, videoyu tercih etmiyorsun, diye biliyorum, öyle değil mi?
Nazlı Dinçel
Videoya karşı değilim, yine de yapıldığı şekilde göstermek bana mantıklı geliyor; çünkü filmin kendisi de fiziksel olarak ben gerçekleştiriyorum, banyosunu da fiziksel olarak ben yapıyorum, o nedenle fiziksel olarak gösterilmesi, bana daha mantıklı geliyor.
İzleyici
Benim bir sorum, üçüncü film ile, daha gürültülü olan ile ilgili; orada bir yandan görüntü, bir yandan da sözler akıyordu, o sözleri, ayrıca bir metin olarak mı yazdın, yoksa görüntüler ile birlikte mi oluştu?
Nazlı Dinçel
O filmin her kesimi 26 kareden oluşuyor, projektörün ışığı ile sesi arasında 26 kare fark var. Laboratuvarlar, görüntü ile sesi birleştirirken 26 kare geriye alıyorlar. O şekilde senkronize ediyorlar, ama bu film yalnızca 26 kareden oluştuğu için, gördüğün şeyden öncesini duyuyorsun. Ve filmde aslında benim eşimden ayrılırken deneyimlediğim süreç hakkındaydı; eşimden ayrılırken birlikte olduğum insanlar dağılıyorlardı, ben de bir şekilde dağılıyordum, ve sesler, ve görüntüler de fiziksel olarak birleşmiyorlar, o nedenle ayrılar. Sözler ise birlikte olduğum insanlardan alıntıdır.
Burak Çevik
Küçüklüğünden bahsediyorsun, eşinden ayrıldığından bahsediyorsun, tüm bu süreçler sinemanda bir yüzleşme, bir terapi haline geliyor mu?
Nazlı Dinçel
Evet, geliyor. Onun dışında bence, eğer kendin hakkında film yapmıyorsan, bence daha bencil bir şey. Kameranı kendinden başka bir şeye, birine çevirdiğinde bence daha bencil oluyorsun, çünkü seyirciye kendinden başka bir şeyi sunmaya çalışıyorsun. Film üzerine çalışırken, ya da filme yakınlaşırken, veya fazla vakit geçirdikçe, bence daha çok bir şeyler verebiliyorsun filmin kendisine de.
İzleyici
16mm’yle ilgili bir bilgim yok, biraz açıklayabilir misiniz?
Burak Çevik
Günümüzde filmler videodan gösteriliyor, ya da direkt olarak videoya çekiliyor, ama eskiden peliküle çekiliyordu. Çeşitli formatlar var; 16mm, 35mm. Aslında, materyali farklı da diyebiliriz.
Nazlı Dinçel
16mm, aslında, gösterimde izlediğiniz eğitim ile ilgili filmlerde kullanılıyordu. Daha az bütçeli filmler için kullanılıyordu.
Burak Çevik
35mm daha pahalı bir materyal olduğu için, belirli bir dönem, deneysel sinema yapanlar 16mm’yi kullanıyorlardı.
Nazlı Dinçel
Tarihsel olarak, 16mm’nin kullanılması para kaynaklıydı; ucuz olduğu içindi. Örneğin ben, bu işten herhangi bir gelir elde etmiyorum.
İzleyici
Bedeni hissetmek ile, bedeni göstermek arasında nasıl bir bağlantı var, kopukluk var, ya da sizin için ne demek oluyor bedeni hissetmek ile bedeni göstermek?
Nazlı Dinçel
Ben de onu araştırmaya çalışıyorum. Emin değilim. Bir de, bedeni çekmek ile bedeni görmek arasında da fark var. Belki de o nedenle film kullanıyorum. Fiziksel olarak en yakın olabildiğim şey, videodan daha yakın, filmin kendisini hissedebiliyorum. Belki de o yüzdendir, emin değilim.
Burak Çevik
Filmle fiziksel olarak çalışıyorsun, ki daktilo ile üzerine yazıyorsun, ya da dikiş makinası kullanıyorsun, hatta çekiç kullanıyorsun. Bir şekilde fiziksel müdahalede bulunuyorsun. Çok somut bir süreçten bahsediyoruz. Cinselliği de çok somut bir düzeyden ele alıyorsun. Belki o içerik ile biçim arasında kurduğun dengeden de bahsedebilirsin.
Nazlı Dinçel
Aslında ben, Türkiye’deki kadınların yaptığı işleri, örneğin el işlerini, yaptıkları yemekler, pelikül üzerine çalışmak ile aynı buluyorum. Soruya cevap vermedim, değil mi?
Burak Çevik
Aslında şunu da eklemek istiyorum, ufak bir anekdot; yanlış bilmiyorsam ilk projeksiyon makinası da, Singer’ın üretmiş olduğuydu. İlk dönemde de kurgucular genellikle kadın oluyordu.
İzleyici
İlk gösterilen film biraz tanıdık geldi de, esinlendiğiniz biri var mı?
Nazlı Dinçel
Yok.
İzleyici
Ben çok teknik bir şey soracağım; yazıları nasıl yazıyorsunuz?
Nazlı Dinçel
Maket bıçağı ile yazıyorum, kare kare işliyorum.
İzleyici
Bir soru değil ama, Amerika’da nasıldır tabii bilmiyorum, heteroseksüel bir insanla, homoseksüel bir insanın filmi deneyimleyişi oldukça farklı, en azından bu salonda, şu anda. Senin bunları paylaşırken, herhangi bir izleyici dramaturjin var mı, ya da bir his oluyor mu? Belki de bunu heteroseksist bakıştan daha geniş bir alana yaymak için giriştiğin birkaç hamle, ân olabilir.
Nazlı Dinçel
Solitary Actsserisi o şekilde başladı. Pornografide kadınların ve erkeklerin mastürbasyonlarının gösteriliş şekli değişiktir; uzaktan, bütün vücut, kadınlar içindir, ve bir şekilde kadının zevkini göstermeye çalışırlar. Ben iki cinsiyeti de aynı şekilde çekmeye çalıştım, ve mastürbasyon baştan sonra kadar gerçekleşiyor. Süreç ile ilgili her şeyi görmek istedim. Aslında cinsiyeti tamamen ortadan kaldırmak istiyorum, ama başka türlü nasıl yapabilirdim, emin değilim. Şu şekilde olsun da istemem; filmlerim yalnızca kadınlara, ya da yalnızca erkeklere, ya da heteroseksüel, veya homoseksüellere hitap etsin istemiyorum. Çıkışlarında ise, kesinlikle, kadınların pozitif bir şekilde görülmelerini istiyordum. O nedenle herkese yönelik yapmam gerekiyordu.
Burak Çevik
Ben tekrardan teşekkür ediyorum.
Nazlı Dinçel
Ben teşekkür ederim.
Merhaba, hoş geldiniz. Bugün, Nazlı Dinçel’in filmlerinden oluşan Bahçesinin İçinden adlı bir seçki izleyeceğiz. Seçkide 8 film var; 7 tanesi Nazlı’nın filmlerinden oluşuyor, bir tanesi ise Nazlı’nın filmi değil. Seçki, 70 dakika sürecek. Bunun dışında, 16mm’den gösterdiğimiz için bir kez bobin değişimi gerçekleşecek. O sırada yerinizden kalkmazsanız iyi olur, çünkü gösterimde ara olmayacak. Bir de son film öncesinde makine ile ilgili bir değişiklik yapacağımız için iki, üç dakikalık bir ara vereceğiz.
Nazlı Dinçel
Türkçe yapacağım sunumu, ama bozuk bir şekilde konuşursam kusura bakmayın. Seçki, Burak’ın dediği gibi, 8 filmden oluşuyor; ilk iki filmde çok sakin, rahat bir ortama gireceğiz; üçüncü film, çok yüksek sesli ve yoğun olacak; dördüncü film, 1977’den bir buluntu film, biraz rahatlamak ve gülmek için yerini alacak; onun ardından gelecek Solitary Acts serisi ise mastürbasyon üzerine, ve son yaptığım film serisidir; en gelecek olan film ise saniyede 18 kare olarak gösterilecek; yani saniyede 24 kare değil, ama 18 kare, daha yavaş olacak. Bunlar dışında filmler ile ilgili daha fazla bir şey söylemek istemiyorum, ama belki de fiziksel olarak nasıl yaptığımı açıklayabilirim. Filmlerin hepsi kendi elimde yapılıyor; yani başlangıcından sonuna dek filmler fiziksel olarak benden ayrılmıyorlar. Solitary Acts serisindeki yazılar, dikiş makinası, daktilo ve çekiç ile, direk filmin üzerine yapılıyor. Görsel olarak yapay bir şey yok, her şey filmin üzerinde gerçekleşiyor.
Burak Çevik
Gösterimden sonra Nazlı yine burada olacak, belki sorularınız olabilir. Bir soru-cevap kısmı gerçekleşecek. Bunlar dışında, gösterimin afişi için Sarp Sözdinler’e teşekkür etmek istiyorum, gösterimden sonra görüşmek dileğiyle.
—
Burak Çevik
Ben, öncelikle Nazlı’ya filmlerini bizimle paylaştığı için teşekkür ediyorum. İlk soruyu ben soracağım; filmlerini 16mm’den göstermek istiyorsun, videoyu tercih etmiyorsun, diye biliyorum, öyle değil mi?
Nazlı Dinçel
Videoya karşı değilim, yine de yapıldığı şekilde göstermek bana mantıklı geliyor; çünkü filmin kendisi de fiziksel olarak ben gerçekleştiriyorum, banyosunu da fiziksel olarak ben yapıyorum, o nedenle fiziksel olarak gösterilmesi, bana daha mantıklı geliyor.
İzleyici
Benim bir sorum, üçüncü film ile, daha gürültülü olan ile ilgili; orada bir yandan görüntü, bir yandan da sözler akıyordu, o sözleri, ayrıca bir metin olarak mı yazdın, yoksa görüntüler ile birlikte mi oluştu?
Nazlı Dinçel
O filmin her kesimi 26 kareden oluşuyor, projektörün ışığı ile sesi arasında 26 kare fark var. Laboratuvarlar, görüntü ile sesi birleştirirken 26 kare geriye alıyorlar. O şekilde senkronize ediyorlar, ama bu film yalnızca 26 kareden oluştuğu için, gördüğün şeyden öncesini duyuyorsun. Ve filmde aslında benim eşimden ayrılırken deneyimlediğim süreç hakkındaydı; eşimden ayrılırken birlikte olduğum insanlar dağılıyorlardı, ben de bir şekilde dağılıyordum, ve sesler, ve görüntüler de fiziksel olarak birleşmiyorlar, o nedenle ayrılar. Sözler ise birlikte olduğum insanlardan alıntıdır.
Burak Çevik
Küçüklüğünden bahsediyorsun, eşinden ayrıldığından bahsediyorsun, tüm bu süreçler sinemanda bir yüzleşme, bir terapi haline geliyor mu?
Nazlı Dinçel
Evet, geliyor. Onun dışında bence, eğer kendin hakkında film yapmıyorsan, bence daha bencil bir şey. Kameranı kendinden başka bir şeye, birine çevirdiğinde bence daha bencil oluyorsun, çünkü seyirciye kendinden başka bir şeyi sunmaya çalışıyorsun. Film üzerine çalışırken, ya da filme yakınlaşırken, veya fazla vakit geçirdikçe, bence daha çok bir şeyler verebiliyorsun filmin kendisine de.
İzleyici
16mm’yle ilgili bir bilgim yok, biraz açıklayabilir misiniz?
Burak Çevik
Günümüzde filmler videodan gösteriliyor, ya da direkt olarak videoya çekiliyor, ama eskiden peliküle çekiliyordu. Çeşitli formatlar var; 16mm, 35mm. Aslında, materyali farklı da diyebiliriz.
Nazlı Dinçel
16mm, aslında, gösterimde izlediğiniz eğitim ile ilgili filmlerde kullanılıyordu. Daha az bütçeli filmler için kullanılıyordu.
Burak Çevik
35mm daha pahalı bir materyal olduğu için, belirli bir dönem, deneysel sinema yapanlar 16mm’yi kullanıyorlardı.
Nazlı Dinçel
Tarihsel olarak, 16mm’nin kullanılması para kaynaklıydı; ucuz olduğu içindi. Örneğin ben, bu işten herhangi bir gelir elde etmiyorum.
İzleyici
Bedeni hissetmek ile, bedeni göstermek arasında nasıl bir bağlantı var, kopukluk var, ya da sizin için ne demek oluyor bedeni hissetmek ile bedeni göstermek?
Nazlı Dinçel
Ben de onu araştırmaya çalışıyorum. Emin değilim. Bir de, bedeni çekmek ile bedeni görmek arasında da fark var. Belki de o nedenle film kullanıyorum. Fiziksel olarak en yakın olabildiğim şey, videodan daha yakın, filmin kendisini hissedebiliyorum. Belki de o yüzdendir, emin değilim.
Burak Çevik
Filmle fiziksel olarak çalışıyorsun, ki daktilo ile üzerine yazıyorsun, ya da dikiş makinası kullanıyorsun, hatta çekiç kullanıyorsun. Bir şekilde fiziksel müdahalede bulunuyorsun. Çok somut bir süreçten bahsediyoruz. Cinselliği de çok somut bir düzeyden ele alıyorsun. Belki o içerik ile biçim arasında kurduğun dengeden de bahsedebilirsin.
Nazlı Dinçel
Aslında ben, Türkiye’deki kadınların yaptığı işleri, örneğin el işlerini, yaptıkları yemekler, pelikül üzerine çalışmak ile aynı buluyorum. Soruya cevap vermedim, değil mi?
Burak Çevik
Aslında şunu da eklemek istiyorum, ufak bir anekdot; yanlış bilmiyorsam ilk projeksiyon makinası da, Singer’ın üretmiş olduğuydu. İlk dönemde de kurgucular genellikle kadın oluyordu.
İzleyici
İlk gösterilen film biraz tanıdık geldi de, esinlendiğiniz biri var mı?
Nazlı Dinçel
Yok.
İzleyici
Ben çok teknik bir şey soracağım; yazıları nasıl yazıyorsunuz?
Nazlı Dinçel
Maket bıçağı ile yazıyorum, kare kare işliyorum.
İzleyici
Bir soru değil ama, Amerika’da nasıldır tabii bilmiyorum, heteroseksüel bir insanla, homoseksüel bir insanın filmi deneyimleyişi oldukça farklı, en azından bu salonda, şu anda. Senin bunları paylaşırken, herhangi bir izleyici dramaturjin var mı, ya da bir his oluyor mu? Belki de bunu heteroseksist bakıştan daha geniş bir alana yaymak için giriştiğin birkaç hamle, ân olabilir.
Nazlı Dinçel
Solitary Actsserisi o şekilde başladı. Pornografide kadınların ve erkeklerin mastürbasyonlarının gösteriliş şekli değişiktir; uzaktan, bütün vücut, kadınlar içindir, ve bir şekilde kadının zevkini göstermeye çalışırlar. Ben iki cinsiyeti de aynı şekilde çekmeye çalıştım, ve mastürbasyon baştan sonra kadar gerçekleşiyor. Süreç ile ilgili her şeyi görmek istedim. Aslında cinsiyeti tamamen ortadan kaldırmak istiyorum, ama başka türlü nasıl yapabilirdim, emin değilim. Şu şekilde olsun da istemem; filmlerim yalnızca kadınlara, ya da yalnızca erkeklere, ya da heteroseksüel, veya homoseksüellere hitap etsin istemiyorum. Çıkışlarında ise, kesinlikle, kadınların pozitif bir şekilde görülmelerini istiyordum. O nedenle herkese yönelik yapmam gerekiyordu.
Burak Çevik
Ben tekrardan teşekkür ediyorum.
Nazlı Dinçel
Ben teşekkür ederim.